Skip to content Skip to left sidebar Skip to right sidebar Skip to footer

“BU SABIKAYLA MİLLETTEN TEMİZ KAĞIDI ALAMAZSINIZ”

“BU SABIKAYLA MİLLETTEN TEMİZ KAĞIDI ALAMAZSINIZ”

Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala, TBMM Genel Kurulunda, 2021 yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz aldı.

Mali disiplini esas alan 2021 yılı bütçesinin, ekonomide dönüşüm ve değişim sürecinin en temel destekleyicisi olacağını söyleyen Ala, bütçenin, eğitim ve sağlık başta olmak üzere adalet, güvenlik, enerji, tarım, ulaştırma ve sanayi gibi tüm sektörlerde, üretilen katma değerin daha da artırılması için önemli vazife göreceğini dile getirdi.

Bütçenin, küresel ve bölgesel düzeyde ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen birçok gelişmenin yaşandığı bir ortamda hazırlandığını hatırlatan Ala, gelişmiş ülkelerin bile salgın karşısında ilk aşamada ne yapacağını bilemez halde bocalarken Türkiye’nin süreci en makul şekilde yönetmeyi başardığını ifade etti.

Salgından etkilenen bütün kesimlerin ihtiyaç duyduğu ekonomik tedbirleri zamanında alıp hayata geçirdiklerini anlatan Ala, bu süreci de en iyi şekilde yöneterek yollarına devam edeceklerini belirtti.

“Böyle bir dünya düzeninin sürdürülebilmesi mümkün değil”

2019 verilerine göre dünyada 87,8 trilyon dolar olan dünya ekonomisinin yüzde 45’inin G7 ülkelerine ait olduğuna dikkati çeken Ala, dünyanın en değerli 10 şirketinin değerinin, az gelişmiş 58 ülkenin milli gelirinin 46 katı olduğunu, böyle bir siyasi ve ekonomik dünya düzeninin sürdürülebilmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

Türkiye’nin dört bir yanında, 100 yılda bir olabilecek hadiselerin meydana geldiğine değinen Ala, “Ülkemiz siyasi fay hattının ortasında birliğini, dirliğini, düzenini koruyarak ve reformlarını yaparak birçok unutulmaz hizmete imza atıyor. Bugün Türkiye, bölgesel bir güç, küresel bir aktördür.” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dünyanın gidişatına yön veren en önemli liderlerden olduğunu vurgulayan Ala, şöyle konuştu:

“Bölgemizde hangi sorun ele alınacak olsa, Amerika, Rusya ve Türkiye ile görüşülmeden bir karar alınması mümkün değil. Türkiye, Azerbaycan’da kardeşlerimizin yanında oldu, Libya’da insiyatif aldı. Türk Silahlı Kuvvetleri bugün yurt dışında 3 kıtada 14 değişik yurt dışı görevde, dost ve müttefik ülkelerle birlikte, barış ve istikrar için görev yapıyor. Savunma sanayinde gurur kaynağımız olan ve zamanında parasını verdiğimiz halde bize satılmayan, kendi üretimimiz İHA ve SİHA’larla terörle mücadelede makas değiştirdik. Bunları bile eleştirdiniz. Yurt içinde ve yurt dışında terör örgütleriyle mücadelede tarihe geçecek başarılara imza attık.”

“Biz hem sahada hem de masadayız”

Muhalefetin, kendilerine zaman zaman “Suriye, Irak, Libya’da ne işiniz var?” sorusunu yönelttiğini dile etiren Ala, eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in, “Ortadoğu’da bir masa kurulmuş da masada bir sandalyeniz yoksa dikkat edin menüde olabilirsiniz.” sözünü hatırlatarak, “Biz hem sahada hem de masadayız.” dedi.

Türkiye’nin, küresel ve bölgesel sıkıntının yaşandığı bir coğrafyada, AK Parti’nin 18 yıllık iktidarında ekonomisini 3 kat büyüttüğünü söyleyen Ala, Dünya Bankası bilgilerine göre, Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasındaki artışı yansıtan grafiği göstererek, “1960’tan 2003’e kadar… 2003’ten sonra şu gördüğünüz füze var ya işte bu AK Parti’dir.” dedi.

Yoksulluk oranındaki azalmayı içeren ilişkin tabloyu da paylaşan Ala, “Şurası 2003. Bakın, yoksulluk nerede ama bu sefer de Ay’dan Dünya’ya geliyor gibi, füze gibiymiş.” ifadesini kullandı.

“Bu sabıkayla milletten temiz kağıdı alamazsınız”

Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne yönelik eleştirilerine yanıt veren Ala, “Yatıp ‘saray’, kalkıp ‘saray’ diyorsunuz. Bu saray dediğiniz yerde bizim bütün muhtarlarımız toplantı yapıyor. Sizin döneminizde vatandaş şapkayla Kızılay’a giremiyordu. Ben size söyleyeyim, iktidara geldiğinizde bunları yapacakmışsınız. Siz bu sabıkayla milletten temiz kağıdı alamazsınız.” şeklinde konuştu.

Ala, AK Parti iktidarında IMF’ye son taksidi ödediklerini, IMF’yle hesabı kapattıklarını anlatarak, “Konjonktürel gidişata bakmayın, buradan ta füze gibi oralara çıkaran bir iktidar; o günübirlik, senede, bazı içerideki, dışarıdaki gelişmelerden dolayı konjonktürel tedbirler ya da saldırılar nedeniyle düşen performansı, daha da hızlı gerektiği yere çıkarır.” değerlendirmesini yaptı.

Bir ülkenin siyasetinin, iktidar-muhalefet hepsinin dahil olduğu bir bütün olduğunu belirten Ala, “Size söylüyorum değerli Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri; 28 Şubat’ı desteklediniz, başörtüsünü serbest bırakan Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine götürüp iptal ettirdiniz. Şimdi başörtülü kızlarımız hakim de oluyor, polis de oluyor, öğretmen de oluyor. Ne oldu? Türkiye kazandı.” dedi.

“Diktatörlük sizin ruhunuza yuva yapmış”

AK Parti’nin reformların partisi olduğunu vurgulayan Ala, şunları kaydetti:

“CHP yazın, eşittir ‘statüko’ deyin bir şey eksilmez. AK Parti yazın, eşittir ‘reform’ deyin, tam yerini bulur. Türkiye’nin siyasi alanını vesayetten kurtaran parti AK Parti’dir. 28 Şubat’ı tarihin çöp kutusuna attık. Milletimizin bir asırlık hasretini giderdik, Ayasofya’yı açtık. Türkiye’de insanların konuşmaya bile cesaret edemediği devrim niteliğinde reformlar yaptık. AK Parti milli iradeyi vesayetten kurtardı. AK Parti siyasette makas değişimi gerçekleştirdi. Eskiden herkes konuşurdu, eski Türkiye’de son sözü bir vesayet odağı, bir vesayet odağının başındaki söylerdi. Şimdi herkes konuşuyor, son sözü millet iradesi, milletin seçtiği Cumhurbaşkanı söylüyor. Yüzde 52 oy almış. Biz bunları yaparken siz CHP, ana muhalefet partisi olarak neredeydiniz? 28 Şubat’ta tankları yürütenlerin destekçisi oldunuz. Muhtıra verildiğinde AK Parti hükümeti yüzlerine çarptı. Siz onlardan yana durdunuz. Darbe planları yapıldı, demokrasiden yana tavır almadınız.

Türkiye’nin hukuk tarihine kara, kapkara bir leke olarak geçen 367 kararı verildi, alkışladınız. Bu utanç vesikasının müsebbibi sizsiniz. Anayasa Mahkemesi’ne siz götürdünüz, demokrasinin yanında değil, vesayetin arkasında durdunuz. Biz reformları yaparken siz statükonun yılmaz müttefiki olarak statükoyu savundunuz, vesayetten medet umdunuz. Hatta işi o kadar ileri götürdünüz ki içerideki vesayet odaklarını biz tasfiye edince dışarıdan vesayet dilenmeye başladınız. Bundan vazgeçin. İktidarı vesayet kurumlarının koridorlarında değil, yurt dışında değil, sandıkta arayın. Yüzünüzü millete dönün. Gerçi, sandıkta yüzünüz gülmedi. 18 yılda 15 kez sandıkta yenildiniz. 12 seçim, 3 referandum kaybettiniz. Siyasette küme düşme olsaydı şu anda CHP yoktu fakat ikide bir ‘diktatör’ deyip duruyorsunuz. Şimdi ben size iki profil resmi çizeceğim. Şimdi bakalım kim diktatör? Cumhurbaşkanımız her siyasi krizi sandığa götürdü. Öyle mi? Peki, milletin hakemliğine başvurdu ve her defasında kazandı ama siz her siyasi problemi mahkemeye taşıdınız, vesayet kurumlarıyla ittifak yapıp onlardan medet umdunuz. Her seçimi kaybettiniz. Siz diktatör değilsiniz de biz mi diktatörüz? Siz Özal’a da Menderes’e de aynısını yaptınız; sizin derdiniz milletle, milletin iradesiyle. Diktatörlük sizin ruhunuza yuva yapmış.”

0 Yorumlar

Henüz yorum yok

Yorum Yap